LYS, YGS… Sınavlar bitti, peki tercih yaparken neleri göz önünde bulundurmak gerekir ?
Öğrencilerin tercih listelerini oluştururken bölüm seçiminden başka çoğunlukla yaşadıkları sorun, seçecekleri yükseköğrenim programlarını nasıl sıralayacakları oluyor. Bu nokta adayların en çok kafalarının karıştığı yer. Neye göre tercih sıralaması yapılmalı ? Kimisi girmek istediği bölümleri en yüksek puandan en düşük puana göre sıralıyor, kimi aday üniversitenin bulunduğu şehre göre, kimisi de önce devlet üniversitelerini sonra vakıf üniversitelerini yazıyor. Bu konudaki tek doğru yöntem; öğrencinin okumak istediği bölümleri en çok istediği bölümden başlayarak sıralamasıdır.
Bölüm seçimindeki en önemli soru; “hem mutlu hem de başarılı olabileceğim alan hangisi?”dir.
Sadece sınavda başarılı olmak yetmez. Tercih döneminde, adaylarda ve velilerde kaç net yaptığınızdan veya sınavdan kaç puan aldığınızdan ziyade tercihleri belirlerken yapılan hatalarla ilgili tedirginlik yaşanıyor. Dolayısıyla “hata yapma korkusu” ortaya çıkıyor. İlk olarak adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği, istemediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye yazmaması gerekir. Tercihlerde yüzde yüz başarıyı yakalamak zor, mükemmeli yakalamak ise mümkün değil. İstek sırası burada devreye girmeli, istek ortalamasında %50’nin altındakiler yazılmamalı. Tercih ettiğiniz bölümle hayalleriniz örtüşmeli…
Tekrar sınava girmekten korkmayın !
Sınav beklediğinizden kötü geçmiş olabilir, hayal ettiğiniz bölüm tutmuyor olabilir. Bu puanınızın tuttuğu bölüme girmek zorunda olduğunuz anlamına gelmez. Gelecek sene tekrar sınava girme gibi bir şansınız var. Bu seneki sınavda yaptığınız hataları tespit etmeniz ve bir daha aynılarını yapmamanız, gelecek sene istediğiniz bölüme yerleşmenizi ve hayattan beklentilerinize bir adım daha yaklaşmanızı sağlayabilir.
Hayallerinizden vazgeçmeyin. Yaptığınız tercih gelecekte yapacağınız mesleği belirleyecek. Bir yükümlülük gibi değil, mesleğinizi severek yapmanız iş hayatınızda daha huzurlu, mutlu ve daha başarılı olmanızı sağlar. Konfüçyüs’ün bir sözü, durumu en güzel anlatan cümlelerden biri.
“Sevdiğiniz işi yapın, bir gün bile çalışmış olmazsınız.”
Öğrencilerin tercih listelerini oluştururken bölüm seçiminden başka çoğunlukla yaşadıkları sorun, seçecekleri yükseköğrenim programlarını nasıl sıralayacakları oluyor. Bu nokta adayların en çok kafalarının karıştığı yer. Neye göre tercih sıralaması yapılmalı ? Kimisi girmek istediği bölümleri en yüksek puandan en düşük puana göre sıralıyor, kimi aday üniversitenin bulunduğu şehre göre, kimisi de önce devlet üniversitelerini sonra vakıf üniversitelerini yazıyor. Bu konudaki tek doğru yöntem; öğrencinin okumak istediği bölümleri en çok istediği bölümden başlayarak sıralamasıdır.
Bölüm seçimindeki en önemli soru; “hem mutlu hem de başarılı olabileceğim alan hangisi?”dir.
Sadece sınavda başarılı olmak yetmez. Tercih döneminde, adaylarda ve velilerde kaç net yaptığınızdan veya sınavdan kaç puan aldığınızdan ziyade tercihleri belirlerken yapılan hatalarla ilgili tedirginlik yaşanıyor. Dolayısıyla “hata yapma korkusu” ortaya çıkıyor. İlk olarak adayların, ilgi duyduğu alanları önem ve öncelik sırasına göre dizmesi gerekiyor. Sevmediği, istemediği bir bölümü sırf puanı tutuyor diye yazmaması gerekir. Tercihlerde yüzde yüz başarıyı yakalamak zor, mükemmeli yakalamak ise mümkün değil. İstek sırası burada devreye girmeli, istek ortalamasında %50’nin altındakiler yazılmamalı. Tercih ettiğiniz bölümle hayalleriniz örtüşmeli…
Tekrar sınava girmekten korkmayın !
Sınav beklediğinizden kötü geçmiş olabilir, hayal ettiğiniz bölüm tutmuyor olabilir. Bu puanınızın tuttuğu bölüme girmek zorunda olduğunuz anlamına gelmez. Gelecek sene tekrar sınava girme gibi bir şansınız var. Bu seneki sınavda yaptığınız hataları tespit etmeniz ve bir daha aynılarını yapmamanız, gelecek sene istediğiniz bölüme yerleşmenizi ve hayattan beklentilerinize bir adım daha yaklaşmanızı sağlayabilir.
Hayallerinizden vazgeçmeyin. Yaptığınız tercih gelecekte yapacağınız mesleği belirleyecek. Bir yükümlülük gibi değil, mesleğinizi severek yapmanız iş hayatınızda daha huzurlu, mutlu ve daha başarılı olmanızı sağlar. Konfüçyüs’ün bir sözü, durumu en güzel anlatan cümlelerden biri.
“Sevdiğiniz işi yapın, bir gün bile çalışmış olmazsınız.”
Tercih sonuçları açıklandı, istediğiniz üniversiteye ve bölüme girdiniz.
Şimdi sıra nerede kalacağınıza karar vermekte.
Barınma, her öğrencinin ortak sorunu.
Şehir dışından gelenler yurtlara yönelirken, ailesi İstanbul’da yaşayanlar için
uzak da olsa aileleriyle kalma seçeneği daha baskın. Bunun sebeplerinin başında
yurt ve ayrı evin pahalılığı geliyor maalesef. Öğrenciler yurt için Kredi ve
Yurtlar Kurumu’na (KYK) başvursa da yetersiz kontenjanlarından dolayı birçok
öğrenci özel yurtlara veya evlere yöneliyor.
Ev arkadaşlığı ne kadar mantıklı ?
Üniversitede okurken ev tutmak
beraberinde birçok tereddütü beraberinde getirir. Örneğin özellikle İstanbul
gibi bir yerde güvenilecek ev arkadaşı bulma sorunu başta gelir. Daha
1.sınıfsınız, kimseyi tanımıyorsunuz, biriyle 5 dakika konuşarak onunla
yaşamaya karar vereceksiniz. Diyelim ki tanıdığınız 1 2 arkadaşınızla ev
tutmaya karar verdiniz. Bu sefer de öncelikle maddi sıkıntılar devreye giriyor.
Kira, faturalar, yemek gibi giderlerin bir öğrencinin karşılayabileceğinden çok
daha fazla olmasının yanı sıra bir de bunlarla uğraşırken harcadığınız zaman
sorunu ortaya çıkıyor.
Özel yurtların avantajları
Öncelikle biraz önce sıraladığımız zaman
kaybı burada yok. Kahvaltı ve yemek saatinde hazır oluyor, ne hazırlamayla ne
de temizlemeyle vakit öldürüyorsunuz. Bu kazandığınız zamanı da ders çalışmaya,
arkadaşlarınızla vakit geçirmeye, sanatsal ve kültürel faaliyetler gibi çeşitli
etkinliklere ayırıyorsunuz.
Daha düzenli bir hayatınız oluyor ve
bu düzeni kurmak için sizin düşünmenize, çaba harcamanıza gerek kalmıyor.
Özellikle üniversite hayatında öğrenciler, okulda geçirdikleri zaman dışında
kalan vakitlerinde yaşamaya başladıkları şehri keşfetmek istiyorlar. Özel
yurtlar size bu vakti sunuyor.
Özel Habitat Şişli Kız Öğrenci Yurdu olarak öğrencilerimizin dersleri ve hobileri dışında hiçbir
şeyle zaman kaybetmemesini amaçladığımız gibi ders çalışmaları için etüt
odamız, zinde kalmaları için spor salonumuz ve birlikte eğlenebilmeleri için
dinlenme odamızda bulunan Tabu, Monopoly gibi oyunların yanında satranç
turnuvaları düzenleyerek zihin egzersizi yapmalarını da istiyoruz.
İstanbul’un merkezi Şişli’de, üniversitelere
metro veya otobüsle sadece 10 – 15 dakikalık mesafede bulunan yurdumuzda
çağdaş, akılcı, yenilikçi anlayışla hizmet verilmekte olup 5 yıldızlı otel
konforunda aile sıcaklığını hissederek güvenle yaşamanızı hedefliyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder